Evlat Edinme Süreci
Yüz yılardır insanın kendi ve aile soyunu sürdürme isteği ve arzusu adeta Evrenin yada Yaratıcının ortak öngörüsüdür.Biyolojik şartları buna uygun olan bireyler,çiftler sahip olacakları çocukla bunu gerçekleştirir.Burada bahsedeceğim birey yada çiftler bunu biyolojik olarak gerçekleştiremeyen ancak o kadim öngörüyü yerine getirmek için evlat edinme yöntemini kullanan kişi veya çiftelerdir.Öncelikle biyolojik anne baba olma ihtimali kalmayan bireylerin,çiftlerin bunu kabul etmeleri birinci süreç olmaktadır.Bilinçli yada bilinçdışı yaşanan suçluluk pişmanlık ve yetersizlik duyguları,toplumun size yüklediği eksiksiniz bakışı,hukuk,miras ve dini ahlaki inançlar gibi diğer hususlar bireyleri,çiftleri evlat edinme kararı alma sürecinde daha da zora sokar,kararın geç verilmesini sağlar.Bu sürecin arkasından evlat edinme işleminin nereden nasıl yapılacağı ve hangi işlemlerin gerektiği soruları ve hukuki süreci başlar.
Burda izlenen iki yol vardır. Doğrudan öz aileden evlat edinmek (Akraba-tanıdık aracılığıyla)yada Kurum (Shçek,hastane,karakol) aracılığıyla bunu gerçekleştirmektir.Önemle vurgulamak isterim ki akraba yada tanıdık bir aileden evlat edinmek,ilerleyen süreçte çocukta ve ailelerde bir çok ruhsal ve duygusal yada hukuksal kaos ve handikaplara neden olmaktadır.En önemli handikap da evlat edinilen çocuğun bunu öğrendiğinde yaşadıklarıdır. Çocuğun gözünde öz yani biyolojik ailesi onu sevmeyen, terk eden,kardeşlerinden ayıran,evlat edinen aile ise onu gerçek ailesinden kardeşlerinden ayıran,koparan,acımasız,bencil,zalim kişiler olarak görüyor olmasıdır.Çocukta her iki aileye karşı oluşan bu çökme, yıkılma, güven kaybı ailelerin suçluluk duygusu ile birleşince süreci belirsizliğe,başarısızlığa gecikmeye ve çeşitli travmatik deneyimlere sokabiliyor.Benim tavsiyem kurumlar aracılığıyla evlat edinilmesidir.Tecrübemden diyebilirim ki kurum aracılığıyla evlat edinildiğini sağlıklı bir süreç içerisinde öğrenen çocukların evlat edinen aileye minnet,samimiyet ve gerçekçi sevgi bağı ile bağlandıklarıdır.
Çocuk bir yolla evlat edinildikten sonra ilk günler şaşkınlık biraz da yorgunluk ile geçer.Normal çocuk sahibi olma sürecinde 9 ay süren hamilelik döneminde çiftler her yönü ile,ekonomik, sosyal, ruhsal, duygusal olarak kendini,çocuklu yaşama hazırlar. Ancak evlat edinmede fiilen böyle bir hazırlık dönemi,süreci yoktur.Uykusuz geceler ,yorgunluk alınan sorumluluğun hukuki baskısı ilk günler ortamda kaygı ve gerginlik yaratabilir.Ancak çocuğun eve getirdiği ikili yada üçlü yaşam biçimi bir anda sihirli bir örtü gibi yaşanan kaygı ve olumsuzlukların üstünü örter.Tüm ailede heycan,sevinç kısaca bayram havası kısa sürede hakim olur.Yaşanan yorgunluk yerini heycan ve mutluluğa bırakır.
Evlat edinilen çocuk kaç yaşında olursa olsun ailede bir başka kaygı oluşmaya başlar,bu durumu çoçuğa söyleyecekmiyiz? Söyleyeceksek bunu ne zaman ve nasıl yapacağız ?
Öncelikle belirteyim ki biyolojik ailesini öğrenmek her çocuğun gelişimsel ve hukuki temel hakkıdır.Bu durumu yapıcı olarak siz açıklamaz iseniz ilerleyen süreçte yıkıcı olarak başka kişi yada kurumlardan yüksek oranda öğrenme olasılığı vardır.
Peki bu durum çocuğa ne zaman ve nasıl söylenmelidir?Burda belirleyici temel unsur çocuğun evlat edinilme yaşıdır. 0-1 yaşında evlat edinilen çocuğa 3 lü yaşlara gelince bu durum yavaş yavaş anlatılmalıdır.Çünkü çocuk bu yaşlarda varoluşunu nasıl dünyaya geldiğini anne babaya sorduğu sorularla anlamaya çalışır.Aile samimi,içten güven vererek ona hamile kalındığı dönem yerine çocuk sahibi olma kararlarından söz edip “Seni gördüğümüz andaki o sıcak gülüşün o masum bakışın yada atılgan tavrın seni bize çekti ve kararımızı vererek seninle birlikteliğimiz başladı,annenin karnında değil yüreğinde/yüreğimizde bizimle birlikte büyüdün “diyerek durum açıklanabilir.Burada dikkat edilecek husus hep aynı kararlılık hep aynı duygular ve aynı hikaye içeriği anlatılmalı asla yalan ve abartıya kaçılmamalıdır.Çocuğa öz ailen seni sevmediği için yuvaya, hastaneye, karakola terk etmiş yada biz sana acıdık da aldık almasaydık hasta,engelli olurdun yada ölmüştün vb..gibi ajitasyon içeren cümleler,senaryolar,hikayeler anlatılmamalıdır .
Eğer çocuk +4 yaş ve üstü evlat edinilmiş ise daha kaldığı kurumdan başlayarak durum açıklanmaya başlanmalı çocuk Psiko-sosyal açıdan yeni ortamına ve ailesine hazırlanmalıdır. Böylesine bir ilişkide güvenden yoksun temelsiz ve yalan üstüne kurulacak yakınlık içeren aile bağı uzun,sağlıklı oluşamaz. Büyük yaş grubu çocuklara durumun açıklanmasında benzer evlat edinme hikayeleri içeren filimler, yada bilinen,sevilen benzer geçmişleri olan toplum kahramanlarının hayat hikayelerinden faydalanılabilir.
Soyut olan bir durumun somut bir hale getirilmesinde bu türden olumlu kişi ve hikayeler kabul süreci açısından daha etkili ve olumlu olacaktır.
Çocuğun evlat edinildiği bilgisi aile hekimine,sınıf öğretmenine mutlaka bilgi olarak verilmelidir. Unutmayın evlat edinmeyi aile olarak siz ne kadar olağan kabul ederseniz çocukta o kadar olağan kabul edecek ve benimseyecektir.Eğer siz çocuğun varlığını değilde bu ilişkiyi kutsar,özel imkansız bir deneyimmiş gibi kabul eder,imkansız bir şeyi yapmış gibi anlatırsanız çocukta bu abartılı ilişkiye abartılı karşıt duygularla tepki verecektir. Çünkü çocuk böylesi bir aktarımda kendi varlığı değil evlat edinme ilişkisini önemli görecektir.Unutmayın çocukta gelişecek olan o kabul yada red duygularını oluşturacak düşünce kalıpları size aittir. Olağan yaşam ilişkilerimizde de durum böyledir eğer karşımızdaki kişinin öznel varlığına değilde onu nesne gibi görüp aramızdaki ilişkiye(ebeveynlik,abilik,eş,öğrencilik, çocukluk,öğretmenlik, komşuluk, akrabalık vb..) önem verirsek karşımızdaki kişide değersizlik duygusu geliştiririz. Bu sevgi şekline şartlı koşullu(amalı,fakatlı,çünkülü) sevgi diyoruz.Kısaca seni sen olduğun için seviyorum demeli ve bunu hissettirip davranışlarınızla göstermelisiniz. Çocuğun bu durumu kabulü kendiliğinden gelecektir.
Şimdi evlat edinme düşüncesinin yada eyleminin neresinde olursanız olun Sizlere samimiyet,gerçeklik ve sabır öneriyorum.