Çocuklarda Kaygı ve Oyun
Oyun çocuğun iç dünyasını yansıtan bir ekrandır.O ekrana yansıyanlarda çocuğun yaşadığı ruhsal travma ve kırılmaları, düşünce duygu hayal ve fantezilerini görebiliriz .Yani anne,baba ve yakın çevresi tarafından yüklenen psiko-sosyal programın adeta oyun sahnesinde yeniden sergilenmesidir.
Çocuklar oyunda hayatı prova eder,yarışlara,turnuvalara olimpiyatlara hazırlanan sporcu misali gerçek hayatı o günlerde antre eder,gücünü,teknik kapasitesini görür ve bunları geliştirmek için çalışır.Çünkü oyun çocuklar için deneyim,yaratıcılık yeni çözüm yolları bulabilmek en önemlisi de yılmadan umut etmektir.Olağan günlük akış içerisinde kafasında oluşan sorulara cevaplar bulmaktadır.Yaşananlara gerçekçi yada metaforik anlamlar yüklemektir.Yenilen pehlivan güreşe doymazmış misali ,oyunda kayıbın ve yeniden dirilişin öyküsü vardır.Oyunda kayıp eden çocuk için bitiş tükeniş yada kazanan çocuk için zafer sarhoşluğu yoktur aksine çiz baştan oynuyoruz(başlıyoruz)vardır.Bu deneyim çocuklar için yeni bir umudun yeni bir rekabetin yeni bir dünya görüşünün, rutinden çıkışın hatta yetişkinliğinde yapacağı yazgıyı,kaderi değiştirme isteği ve çabasının o yaşlarda küçük küçük tohumunun atılması,”yenilsende yılma ayağa kalk ve baştan bir daha dene”.yaşam öğretisinin hayata geçirilmesi vardır.Psikanalist Melanıe Klein “çocuklarda bilinçdışı,halen bilinç ile yakın temastadır buda yetişkinlere göre çocukların oluşan kateksisi(enerjiyi)daha rahat boşalta bileceğine işaret etmekte ve oyunda tıpkı rüyalarda olduğu gibi simge ve sembol yoğunluğu bulunduğunu,metaforik gerçekleştiğini,ayrıca sözün az hareketin çok olduğunu vurgulamaktadır.Bu yönüylede çocukların sağlıklı kişilik gelişiminde oyunun önemi çok büyüktür.
Çocuklarınızın oyun saatine enaz ödev saati kadar değer verin ve oyun oynamakla ne kadar önemli bir iş,bir eylem yaptıklarını onlara hissettirin.
Okuldan gelişi ile birlikte sürekli çocuğuna dersi,ödevlerini hatırlatan,çocuk eve girdiği veya yemeğe oturduğu andan başlayarak yada oyuna başladığı andan itibaren ders çalışacağını sürekli anımsatan uyaran yemeği ve oyunu adeta çocuğunun burnundan getiren anne ve babalar görüyorum.Lütfen bu davranışınızdan hemen vaz geçin.Bırakın çocuğunuz doyasıya yemeğini yesin oyununu oynasın başka bir şey istemeyin o anlarda ödevlerini hatırlatmayın anın tadını çıkarsın yeterli doyumu sağlayınca sıra ödevede gelecektir.Aksi takdirde her şeyi kaygılı,endişeli bir halde yarım bırakmayı,yarım yapmayı öğreniyor.Yemeğide ,oyunuda,derside yarım kalır.Bu duruma biz kaygılı anne baba tutumu diyoruz.Kaygı bulaşıcıdır .Burada çocuklara anne ve babadan bulaşan kaygının onlarda dikkat dağınıklığını artırdığını söylememiz yanlış olmayacaktır.
Dolayısıyla kaygılı bir çocuğun da sosyal ve okul yaşamında uyumlu ve başarılı olmasıda beklenemez.
Çocukluğunu doyasıya yaşayabilen çocuklar yetiştirebilmeniz dileğiyle..