Güle Güle Anneciğim Sen Yokken de Mutluyum
Çalışan anneler evde kıymetli yavrularını bırakıp işe giderken bu cümleyi duymak için nelerini vermezdi ki “güle güle anneciğim sen yokken de mutluyum”
Çalışan annelerin en çok kendilerine sorduğu sorulara birlikte bakalım ?
-Annelik görevimi,yeterince yerine getirebiliyor muyum? İyi bir anne miyim?
-Ona hak ettiği zamanı,sevgiyi diğer olanakları sunabiliyor muyum?
-Çocuğum mutsuz yada sağlıksız mı büyüyor?
Bu kaygı içeren soruların ortaya çıkmasına sebep olan düşüncelere gelin birlikte bakalım.
En çok anlam atfettiğimiz,uğruna baş koyduğumuz şeyler bize yoğun bir kaygı ve korku getirebilir. Bunun altında yatan sorumluluk duygusudur.
“Çocuğuma yeterli vakit ayırmalıyım”
“Mutlu çocuk yetiştirmeliyim” isteğiniz biranda en çok korktuğunuz, kaygılandığınız düşünceye yani”çalıştığım için yeterince vakit ayıramıyorum da iyi anne değil miyim?” yada “mutsuz çocuk mu yetiştiriyorum?” endişesine dönüşüverir.
Bu arzu ve düşünce ebeveynler için gayet normal ve sorumluluk içeren bir düşüncedir.Bu arzu ve düşüncenin hayata geçiriliş şekli elbette kişisel farklılıklar gösterir. Önemli olan bu arzu ve düşünceyle yaptıklarımızdır. Mesela bu isteğimize gerçekçi ve sonuç odaklı değil süreç odaklı bakabiliyormuyuz? Çalışma günleriniz, varsa nöbet ve vardiyanız,kaç saat ve hangi saatler arasında çalışmanız gerektiği başkalarınca(sistem) belirlenmişken bunu değiştirmeye gücümüzün yetmeyeceği gerçeğini bir tarafa bırakarak yani sizin almadığınız bir kararın sorumluluğuna kapılıp tüm faturayı kendinize çıkarmanız kendinizi suçlu ilan etmeniz ne kadar sağlıklı değerlendirme olur? O suçluluk duygusu ile akşam kavuştuğunuz çocuğunuzla ne kadar sağlıklı iletişim kurabilir onun sizden beklediği güven ve sevgiyi ona ne kadar verebilirsiniz?kendi almadığı bir karardan kendini sorumlu tutup suçlayan,kendini çaresiz ve güçsüz gören bir anneyi karşısında bulan çocukta bu durum hayal kırıklığı oluşturmaz mı? bitmedi annenin bu mutsuzluğunu çocuk gerçekçi değerlendiremeyeceği için kendi varlığına bağlayıp,Annem benim yüzümden mutsuz,ben kötü değersiz biriyim düşüncesine kapılırsa durum dahada kaotik olmayacak mı?
Peki çalışan sevgili anneler kendimizi ve çocuklarımızı bu zihinsel döngüden nasıl çıkarabiliriz?
Anneler çocukları için yumurtanın sarısını çerçeveleyen beyazı gibidir,içinde güvenle saklanan yumurtanın sarısını ise yavrusu gibi düşünebiliriz.Peki bu kadar kaygılı bir yumurta beyazı,sarısını yani yavrusunu nasıl koruyabilir?
Tabiki bunu sahip olduğumuz şartları ve çocuğumuzun gelişim dönemi özelliklerini öğrenerek ve şartlarımızla ilgili gerçekçi değerlendirmeler yaparak gerçekleştirebiliriz.
Bunlara bir göz atalım;
- Hayatın ilk altı yılını düşünelim;çocuklardaki hakim duygu aile üyeleri beni bu halimle seviyor mu?/istiyor mu?/kabul ediyor mu?onların gözünde ben değerlimiyim?
- Erken çocukluk döneminde çocuğun gerçek ihtiyacı sevgi,güven samimiyet ilişkisini kuracak anne,babadır.Bu dönemde anne çocuğun tek cennetidir.Bu cenneten akan eşsiz ve leziz bal ve süt dolu ırmaklarından kana kana içebilmesi (onaylayan,kabul gören,güzel söz ve sevgi dokunuşları)çocuğun gerçek ihtiyacıdır. Bu ilişkinin kurulmasıda çocuğa fazla zaman ayırmak,yeni kıyafet yada oyuncak alınması yada alınmamasının bir ilgisi yoktur.
- Çocuklarımıza sunduğumuz şartlar elimizdekilerin en iyisi değilse eksik olan nedir? Bunuda kendi çocukluk anılarınıza dönerek bulabilir,iç görü kazanabilirsiniz ?
- Çocuklarda gerçek maddi değerleme yetisi ancak okullu yaşlarda gelişmeye başlar. Erken yaş çocukluk döneminde böylesi bir arzu yada düşünme kalıbı yoktur.Fazla ve yeni şeylere sahip olma arzusu ve tutkusu yetişkin dünyasında bize aittir.
Sonuç olarak sevgili anneler çoçuğunuzun gerçek ihtiyaçlarını görebilmek ve karşılamak için çok zamana çok paraya yada çokça çabaya gerek yoktur.Yaradılışınızda olan cennetin nimetlerini yani sevgi,şefkat ve güveni onlara sunmanız yeterlidir.
Yumurtanın akı gibi sarısını sarıp, sarmalayan anne,kabuk gibi koruyan baba olmak için fazla zamana yada maddi olanaklara ihtiyacınız olduğunu düşünmüyorum.İster ev hanımı ister çalışan anne olun eğer çocuğunuzun kişilik özelliklerini yeterince tanımıyor ve çocuğunuzun gelişim dönem ihtiyaçlarını bilmiyor ve yerine getirmiyorsanız çalışıp, çalışmamınızın bir önemi yoktur.
Size önerim Çalışıyorum çocuğumu ihmal mi ediyorum diye kaygılanmak yerine onunla olan düşünsel ve duygusal bağımı,iletişimimi nasıl samimi ve daha zengin,daha nitelikli yapabilirim,sahip olduğum cennetin kapılarını sonuna kadar yavruma açıp nimetlerini ona koşulsuz nasıl sunarım bunu bulmaya ve hayata geçirmeye çalışın.
*Bu yazıyı benden talep eden ve içeriğine önemli bilgi ve annelik duygularını katan sevgili Psikiyatrist Dr.Semiha ŞEN KAYA’ya teşekkür ediyorum.